28-07-2019, Saat: 01:54
Arkadaşlar öncelikle hepinize merhabalar. Size bir DGS'li bir mühendis olarak bu yolda yaşadıklarımı, mezun oluşumu ve sonrasını anlatıcam. Umarım okuyan arkadaşlara yardımcı olabilirim.
Öncelikle ben de herkes gibi 2011'de bir meslek lisesinden mezun oldum ve sudan çıkmış bir balık gibiydim. Öğrencilik hayatımda genel olarak başarılıydım, sınıfta ilk 5 öğrenciden biri olurdum mutlaka ama öyle sıradışı başarılı birisi olmadım hiç. Lise yıllarımda mühendis olmaya çok özenirdim ama ygs/lys durumum vasattı, barajı geçememiştim. İleride dikey geçiş yaparım deyip önlisans'ta elektronik bölümüne kaydoldum.
Çoğunuz belki denemiştir bu durumu, meslek liseliyim kpss kasayım devlet işine girersem ohh kafam rahat. Bu tarz seçenekler sürekli önüme geliyordu benim gerek ailemden gerekse çevremden gördüğüm için. Önlisans hayatım boyunca DGS için ortalamayı yüksek tutarken bir yandan da KPSS'den iş kovalıyordum. Devlet işine gireyim diye tam 5 defa mülakatlara girdim çıktım ama bir şekilde ya torpilim yetmedi ya da ben beceriksizdim, devlet işine giremedim. Bu esnada tabi önlisansa devam ediyordum ve dersaneye gidiyordum DGS için. Bu bahsetmiş olduğum 5. mülakattan sonra bir şekilde motivasyonum tavan yaptı ve DGS önümdeki tek hedef olarak kaldı ve ben mühendis olmalıyım diye düşündüm. DGS'ye iki ay vardı netlerim fena da değildi. Bu iki ay süre içerisinde tam motivasyonla evden çıkmayarak hunharca çalışarak 2013 yılında DGS'ye girdim.
2013 DGS genel olarak zordu bilenler bilir. İyi bir üniversiteye yerleşmek için 160 sorudan 140 150 net yapmak gerekirken benim türkçenin nerdeyse yarısı boştu matematikte de 3 tane boşum vardı. Bir ümitsizlik içerisinde sonuçları beklerde 325 puanla türkiye 127. olduğumu öğrendim ve sevinçten havalara uçtum. Bu kadar başarılı olacağımı tahmin etmiyordum inanılmaz şok yaşamıştım. Bu sonuç neticesinde 2013 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümününü kazandım.
Aslında hikaye burada başlıyor. Türkiye'nin en iyi öğrencilerinin bulunduğu bir bölüme doğru düzgün fizik mat2 ve kimya bilmeyen birisi olarak nasıl tutunacaktım.
İngilizce hazırlığı kolay atlattım. Genel olarak yabancı dili seviyordum ve öğrenim hayatım boyunca sınıfın en iyisiydim ingilizce konusunda, hazırlıkta da benzer durum devam etti. Zaten ODTÜ de hazırlık genel olarak kolaydır. Biraz uğraştıktan sonra hiç sıkıntı çekmezsiniz.
Hazırlığı mat2 ve fizik bilmeyen birisi olarak bitirmiştim ve bu durum beni rahatsız ediyordu. Hazırlığı bitirdiğim yaz boyunca kümelerden başlayarak mat2 çalıştım. Gerek kaynaklardan gerekse internetten video izleyerek tüm yazı bu şekilde geçirdim. Fizik konularına girememiştim ama matematiği bilince fizik de bir şekilde halledebilmiştim. Kimyayı ise elektron bile nedir bilmeyen bir öğrenci iken bir şekilde dd ile geçebildim. Bölümüm kimya ile çok alakalı olmaması çok işime geldi diyebilirim.
Birinci sınıfı bu oluşturduğum alt yapıyla bitirdikten sonra kendime olan güvenim giderek yerine oturmaya başlamıştı. Bölümün dersleri zordu ve Türkiye'nin en iyi öğrencileriyle derse giriyordum. Bu durum her defasında gözümü korkutsa da bir yandan bana motivasyon da sağlıyordu. Motivasyonu olabildiğince diri tutup önüme bakmaya devam ettim. Hiç bir zaman bir dersi bırakayım sonra alır yükseltirim kafasına girmedim. Uzatmadan bitirmek derdindeyim.
İkinci sınıfı da aldığım rüzgarla biraz zorlanarak da olsa bitirdim. Ondan sonrasında zaten güvenim yerine oturdu ve DGSli olup olmadığımın bir önemi kalmıyordu artık çünkü Türkiye'nin en başarılı öğrencileri olarak tanımladığımız insanlar da bu noktalarda zorlanıp yıllarca okulu uzatabiliyorlardı.
İkinci sınıftan sonra zaten alt yapıyı da sağlam oturttuktan sonra 3 ve 4 görece olarak zor olsa da hiç takılmadan ve endişe duymadan bitirdim. Amacım uzatmadan okulu bitirmekti ve Temmuz 2018'de hayatımın en güzel ve anlamlı gününü yaşadım. O gün birçok okul birincisini adı okundu mikrofonlarda ama içten içe emindim ki ben hepsinden daha başarılıydım ve bunun gururunu kendi içimde yaşıyordum. Bu durum onların anlayabileceği bir durum değildi ve o yüzden durumu çok içerlediğim söylenemez.
Mezuniyetten sonra iş teklifi aldım ve ODTÜ Teknokent'te bir firmada Eylül ayında fena sayılmayacak bir maaşla yazılımcı olarak başladım. Geçtiğimiz şubat ayında yine aynı bölümde yüksek lisans hayatıma başladım ve meşgul bir hayat sürüyorum. Geriye dönüp baktığımda başardığım şeylerin cidden büyük olduğunu görüyorum. İnsan hayatını sürerken bunları unutabiliyor çoğu zaman.
Benim hikayem bu şekilde. Elimden geldiğince DGS'li arkadaşlara ulaşıp onları bilgilendirmeye ve yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu forumda da paylaşarak daha çok kişiye erişebilirim umarım.
Son olarak söylemek istediğim, bu süreçte inanılmaz şekilde çalışsam ve yorulsam da yaşadığım gurur paha biçilemezdi ve umarım hepinize nasip olur. Yeter ki kendinize güvenin ve çalışmayı bırakmayın.
İyi forumlar diliyorum.
Soru sormak isteyen olursa buraya yazabilir veya özelden ulaşabilirler. Ara ara buraya bakacağım.
Öncelikle ben de herkes gibi 2011'de bir meslek lisesinden mezun oldum ve sudan çıkmış bir balık gibiydim. Öğrencilik hayatımda genel olarak başarılıydım, sınıfta ilk 5 öğrenciden biri olurdum mutlaka ama öyle sıradışı başarılı birisi olmadım hiç. Lise yıllarımda mühendis olmaya çok özenirdim ama ygs/lys durumum vasattı, barajı geçememiştim. İleride dikey geçiş yaparım deyip önlisans'ta elektronik bölümüne kaydoldum.
Çoğunuz belki denemiştir bu durumu, meslek liseliyim kpss kasayım devlet işine girersem ohh kafam rahat. Bu tarz seçenekler sürekli önüme geliyordu benim gerek ailemden gerekse çevremden gördüğüm için. Önlisans hayatım boyunca DGS için ortalamayı yüksek tutarken bir yandan da KPSS'den iş kovalıyordum. Devlet işine gireyim diye tam 5 defa mülakatlara girdim çıktım ama bir şekilde ya torpilim yetmedi ya da ben beceriksizdim, devlet işine giremedim. Bu esnada tabi önlisansa devam ediyordum ve dersaneye gidiyordum DGS için. Bu bahsetmiş olduğum 5. mülakattan sonra bir şekilde motivasyonum tavan yaptı ve DGS önümdeki tek hedef olarak kaldı ve ben mühendis olmalıyım diye düşündüm. DGS'ye iki ay vardı netlerim fena da değildi. Bu iki ay süre içerisinde tam motivasyonla evden çıkmayarak hunharca çalışarak 2013 yılında DGS'ye girdim.
2013 DGS genel olarak zordu bilenler bilir. İyi bir üniversiteye yerleşmek için 160 sorudan 140 150 net yapmak gerekirken benim türkçenin nerdeyse yarısı boştu matematikte de 3 tane boşum vardı. Bir ümitsizlik içerisinde sonuçları beklerde 325 puanla türkiye 127. olduğumu öğrendim ve sevinçten havalara uçtum. Bu kadar başarılı olacağımı tahmin etmiyordum inanılmaz şok yaşamıştım. Bu sonuç neticesinde 2013 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümününü kazandım.
Aslında hikaye burada başlıyor. Türkiye'nin en iyi öğrencilerinin bulunduğu bir bölüme doğru düzgün fizik mat2 ve kimya bilmeyen birisi olarak nasıl tutunacaktım.
İngilizce hazırlığı kolay atlattım. Genel olarak yabancı dili seviyordum ve öğrenim hayatım boyunca sınıfın en iyisiydim ingilizce konusunda, hazırlıkta da benzer durum devam etti. Zaten ODTÜ de hazırlık genel olarak kolaydır. Biraz uğraştıktan sonra hiç sıkıntı çekmezsiniz.
Hazırlığı mat2 ve fizik bilmeyen birisi olarak bitirmiştim ve bu durum beni rahatsız ediyordu. Hazırlığı bitirdiğim yaz boyunca kümelerden başlayarak mat2 çalıştım. Gerek kaynaklardan gerekse internetten video izleyerek tüm yazı bu şekilde geçirdim. Fizik konularına girememiştim ama matematiği bilince fizik de bir şekilde halledebilmiştim. Kimyayı ise elektron bile nedir bilmeyen bir öğrenci iken bir şekilde dd ile geçebildim. Bölümüm kimya ile çok alakalı olmaması çok işime geldi diyebilirim.
Birinci sınıfı bu oluşturduğum alt yapıyla bitirdikten sonra kendime olan güvenim giderek yerine oturmaya başlamıştı. Bölümün dersleri zordu ve Türkiye'nin en iyi öğrencileriyle derse giriyordum. Bu durum her defasında gözümü korkutsa da bir yandan bana motivasyon da sağlıyordu. Motivasyonu olabildiğince diri tutup önüme bakmaya devam ettim. Hiç bir zaman bir dersi bırakayım sonra alır yükseltirim kafasına girmedim. Uzatmadan bitirmek derdindeyim.
İkinci sınıfı da aldığım rüzgarla biraz zorlanarak da olsa bitirdim. Ondan sonrasında zaten güvenim yerine oturdu ve DGSli olup olmadığımın bir önemi kalmıyordu artık çünkü Türkiye'nin en başarılı öğrencileri olarak tanımladığımız insanlar da bu noktalarda zorlanıp yıllarca okulu uzatabiliyorlardı.
İkinci sınıftan sonra zaten alt yapıyı da sağlam oturttuktan sonra 3 ve 4 görece olarak zor olsa da hiç takılmadan ve endişe duymadan bitirdim. Amacım uzatmadan okulu bitirmekti ve Temmuz 2018'de hayatımın en güzel ve anlamlı gününü yaşadım. O gün birçok okul birincisini adı okundu mikrofonlarda ama içten içe emindim ki ben hepsinden daha başarılıydım ve bunun gururunu kendi içimde yaşıyordum. Bu durum onların anlayabileceği bir durum değildi ve o yüzden durumu çok içerlediğim söylenemez.
Mezuniyetten sonra iş teklifi aldım ve ODTÜ Teknokent'te bir firmada Eylül ayında fena sayılmayacak bir maaşla yazılımcı olarak başladım. Geçtiğimiz şubat ayında yine aynı bölümde yüksek lisans hayatıma başladım ve meşgul bir hayat sürüyorum. Geriye dönüp baktığımda başardığım şeylerin cidden büyük olduğunu görüyorum. İnsan hayatını sürerken bunları unutabiliyor çoğu zaman.
Benim hikayem bu şekilde. Elimden geldiğince DGS'li arkadaşlara ulaşıp onları bilgilendirmeye ve yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu forumda da paylaşarak daha çok kişiye erişebilirim umarım.
Son olarak söylemek istediğim, bu süreçte inanılmaz şekilde çalışsam ve yorulsam da yaşadığım gurur paha biçilemezdi ve umarım hepinize nasip olur. Yeter ki kendinize güvenin ve çalışmayı bırakmayın.
İyi forumlar diliyorum.
Soru sormak isteyen olursa buraya yazabilir veya özelden ulaşabilirler. Ara ara buraya bakacağım.